SÜMER'DE TARİHÇİLİK
Sümer devletinde tapınak ve saray arşivcileri çeşitli konularda arşivleme yapmışlardır . Tapınak arşivcileri din ile ilgili kayıtları tutmuş , Saray arşivcileri ise genellikle politik , askeri kayırları tutmuştur . Sümerlerde tarih yazımı elbette bilimsel bir gelişmişlik göstermemiştir . Sümerler kendi tarihlerini yazmaktan ziyade genellikle sade kayıtlar tutmuşlardır . Herhangi bir anlatım olmadan sadece kayıtlarla Sümer tarihini öğrenmek zordur . Sümerli yazarların bazıları edebi eserlerde tarihten bölümler koymuşlardır , bunun en güzel örneği Gılgamış destanı'dır
Sümerlerde ilk tarihçiler Milattan Önce 2500 yıllarında Lagaş kentinde yaşamışlardı . Lagaş kenti o zaman Sümer'in en güçlü kentiydi . Lagaş , Ur-Nanşe hanedanlığı tarafından yönetilmekteydi . Urukagina zamanına kadar kayıtlar tutan ilk tarihçiler , Lagaş'ın Sargon tarafından işgal edilmesiyle kayıt tutmayı bırakmışlardır .
Lagaş kayıtlarında sadece bir belge ayrıntılarla yazılmıştır . Beşinci Lagaş hükümdarı Entemena'nın
bir arşivcisi tarafından yazılmıştır . Yazının içeri Lagaş ve Umma savaşı sırasında yıkılan hendeğin onarımıdır . Tarihçi o dönem yaşanan politik olayları da ekleyerek bazı tarihsel verileri ilk defa yazmıştır . Sümer ve Akadların süregelen mücadelelerini yazan tarihçimiz anlatımında belgelerden çok teokratik bir üslup kullanmıştır .
Tarihçimizin yazdıklarını özet olarak aktarıyorum :
Kiş kralı Mesilim'in hüküm sürdüğü yıllarda Sümer'in iki şehri Lagaş ve Umma arasında sınır sorunları başlamıştı . Mesilim bu kavgayı daha fazla uzatmamak için iki kent arasını ölçme konusunda hakemlik etti ve bu sınırı belirleyip bu sınırın olduğu yere bir taş dikti .
Kararı her iki kent'de kabul etti . Ancak Umma işakku'su Uş, antlaşmayı bozdu .Uş , onun koşullarına bağlı olmadığını göstermek için Mesilim'in diktiği taşı yıktı , sonra da Lagaş sınırlarına girerek , Kuzey'deki Guedinna adlı bölgeyi istila etti !
Bu bölge Eannatum'un zamanına kadar Umma'da kaldı . Askeri bir lider olan Lagaş kralı Eannatum , fetihleriyle öyle bir noktaya erişti ki '' Kiş kralı '' ünvanını almış , kendini Sümer'in hakimi ilan etmişti .Eannatum , Ummalılara saldırdı ve zafer kazandı . Umma işakku'su olan Enakalli ile yeni bir sınır antlaşması yaptı .Guedinna'nın verimliliğini artırmak için çevresine hendek kazdırdı , Mesilim taşını tekrar dikti . Sümer tanrıları için tapınaklar yaptırdı , Umma ile ileride oluşabilecek sınır kavgalarını önlemek için Umma tarafında kalan belli bir bölgeyi '' tarafsız alan '' haline getirdi . Eannatum , Ummalıların duygularını yatıştırmak için Guedinna ve Güney'deki tarlaları Umma'ya işletmesi verdi , ancak ürünün bir kısmını Eannatum'a vermek şartıyla .
Bir nesil sonra Ummalıların kralı Ur-Lumma antlaşmayı bozdu ! . Ur-Lumma hendeği geçerek Guedinna bölgesine hakim oldu ve Eannatum'un yaptırdığı Tapınakları ve yapıları yıktı . Zaferini sağlama almak için , kuzey'deki Sümer krallarından yardım istedi .
Lagaş ordusu ve Umma ve Müttefikleri , Gana-ugigga bölgesinde karşı karşıya geldi . Lagaşlılar savaşı kazandı , Entemena , Ur-Lumma'nın ordusunu yok etti ve Ur-Lumma'nın peşine düştü
Ancak zaferi geçiciydi , Umma'nın kuzeyinde Zabalam adlı kentin başı olan İl , Lagaş'a savaş ilan etti . O çok akıllıydı , Entemena yenildi ve İl , Lagaş topraklarına kadar sızdı ve kendisini Umma'nın işakku'su ilan etti . İl , hendeklerdeki suyu boşalttırdı ve Guedinna bölgesinden Lagaş'a giden haracın bir kısmını ödememeye başladı . Entemana , elçiler gönderip durumu sorduğunda ise İl küçümsemeyle , bütün Guedinna'nın kendi toprağı olduğunu söyledi
İl ile Lagaş arasında savaşla bir çözüm olmadı , onun yerine başka bir hükümdar ikisi arasında arabuluculuk yaparak iki lideri sakinleştirdi ve bir antlaşma yaptırdı .Umma ve Lagaş arasındaki sınır Mesilim-Eannatum olmuştu .
Kil tabletlerde çıkan birebir çevirme ise şöyledir
Bütün ülkelerin kralı, bütün tanrıların babası (Sümer panteonunun baştanrısı) Enli!, (Lagaş'ın baştanrısı) Ningirsu ve (Umma'nın baştanrısı) Şara arasındaki sınırı değişmez sözüyle çizdi (ve) Kiş kralı Mesilim, Sataran'ın sözüne uygun olarak sınırı ölçtü (ve) oraya bir kabartma dikti. (Ama) Umma işakku'su Uş, (tanrıların) kararına ve (karşılıklı verilen) söze karşı çıkıp, (sınırın) kabartmasını çıkarıp attı ve Lagaş ovasına girdi.
(O zaman) Enlil'in başsavaşçısı Ningirsu, (Enlil'in) doğru sözüne uyarak Umma (adamları) ile savaştı; Enlil'in emriyle onların üzerine büyük bir ağ attı ve ovanın dört bir yanına iskeletlerini (?) yığdı. (Sonuç olarak) Lagaş işakku'su, Entemena'nın amcası, Lagaş işalıku'su Eannatum, Umma işakku'su Enakalli ile sının çizdi; (sınınn) hendeğini ldnun'dan (kanal) Guedinna'ya götürdü; hendek boyunca (çeşitli) yazılı kabartmalar dikti; onarılan Mesilim kabartmasını (eski) yerine dikti; (ama) Umma ovasına girmedi. (Sonra) oraya Enlil'in tapınağını, (Sümerin "ana" tanrıçası) Ninhursag'ın tapınağını, Ningirsu'nun tapınağını (güneş-tanrısı) (ve) Utu'nun tapınağını, (bunların yanı sıra) Ningirsu'nun lmdubba'sı, Namnunda-kigarra'yı inşa ettirdi. (Dahası, sınır boyunda yerleşik) Ummalılar, (tanrıça) Nanşe'nin arpasını (Lagaş'ın bir diğer baştannsı) (ve) Ningirsu'nun arpasını kazanç payı olarak (her Ummalı için) bir kanı yiyebileceklerdi; (ayrıca) (Eannatum) onları bir vergiye bağladı (böylece) kendisine (gelir olarak) 144.000 "büyük" karu sağladı.
Bu arpa ödenmediği gibi - Umma işakku'su Ur-Lumma, Ningirsu hendeğinin ve Nanşe sınır hendeğinin suyunu kesti; (sınır hendeğinin) kabartmalarını söküp çıkardı (ve) yaktı; Namnunda-kigarra'da kurulmuş olan tanrılara adanmış (?) kutsal tapınakları yerle bir etti; yabancı ülkelerden (yardım) sağladı; ve (son olarak) Ningirsu'nun, Enannatum'un, Ningirsu'nun tarlaları ve çiftliklerinin (bulunduğu) Gana-ugig ga'da onunla çarpıştığı sınır hendeğini aştı (ve) savaşı Enannatum'un sevgili oğlu Entemena kazandı. (Entemena Umma kuvvetlerini) Umma'ya kadar sürerken (o zaman) Ur-Lumma kaçtı; (üstelik) (Ur-Lumma'nın) 60 kişiden oluşan seçkin askerlerini Lumma-girnunta kanalı kıyısında ortadan kaldırdı (?). (Uınma'nın savaşçı) adamlarına gelince, (Entemena) onların gövdelerini ovada bıraktı (kuşlar ve vahşi hayvanlar parçalayıp yesin diye) ve (sonra) iskeletlerini (?) beş (ayn) yere tepeleme yığdı.
O sırada, Zabalam'ın tapınakbaşı 11, Girsu'dan Umma'ya (ülkeyi) yakıp yıktı. ll, Umma'nın işakkuluk'unu kendine mal etti; Ningirsu sınır hendeğini, Nanşe sınır hendeğini, Ningirsu'nun lmdubba'sını, Girsu'nun Dicle'ye doğru uzanan (ekilebilir) bölümünü (ve) Ninhursag'ın Namnunda-kigarra'sını susuz bıraktı (ve) Lagaş'a (ödenmesi gereken) arpadan 3600 karu (daha fazla değil) ödedi. (Ye) Lagaş işakku'su Entemena bu (sınır) hendeği için ll'e tekrar tekrar adamlar gönderdiği zaman, tarlaların ve çiftliklerin yağmacısı, şeytanın sözcüsü Umma işakku'su ll şöyle dedi: "Ningirsu sınır hendeği (ve) Nanşe sınır hendeği benimdir"; (gerçekten de) şunu (bile) söyledi: "Antasurra'dan Dimgal-abzu tapınağına kadar ben idare edeceğim." (Bununla birlikte) Enlil ve Ninhursag bunu ona bağışlamadılar. Adını Ningirsu'nun bildirmiş olduğu Lagaş işakku'su Entemena, bu (sınır) hendeğini Enlil'in doğru sözünü dinleyerek, Ningirsu'nun doğru sözünü dinleyerek (ve) Nanşe'nin doğru sözünü dinleyerek, Dicle'den ldnun'a kadar kazdı (ve) Namnunda-kigarra'nın temellerini tuğlayla ördükten (sonra), onu sevgili kralı Ningirsu ile sevgili kraliçesi Nanşe için onardı. Enlil'in krallık asası verdiği, (Sümer bilgelik tanrısı) Enki'nin bilgelik verdiği, Nanşe'nin yürekten bağlandığı, Ningirsu'nun yüce işakku'su, tanrıların sözünü tutan adam, Entemena'nın (kişisel) tanrısı May Şulutula, Ningirsu ve Nanşe'nin huzurunda Entemena'nın hayatı için (dua ederek) uzak günlere değin ilerlesin. Ningirsu sınır hendeğini (ve) Nanşe sınır hendeğini zorla kendisine tarlalar ve çiftlikler almak için (gelecekte) geçecek Ummalıları, (gerçek) Ummalı ya da yabancı olsun - Enlil yok etsin; Ningirsu ağını ona fırlattıktan sonra, güçlü elini (ve) güçlü ayağını onun üstüne koysun; başkaldıran kentinin insanlarını, kentin ortasında yere çalsın.
Yine bir tarihçi o zaman Lagaş'da bulunan yolsuzluğu şöyle anlatacaktı :
Kayıkların denetçisi kayıkları gasp ediyordu. Hayvanların
denetçisi büyükbaş hayvanları gasp ediyordu, küçükbaş hayvanları gasp ediyordu.
Balıkçıların denetçisi balıkları gasp ediyordu. Lagaşlı bir yurttaş yünlü bir
koyunu kırktırmak için saraya götürdügü zaman eger yün beyazsa beş şekel ödemek
zorundaydı. Eger bir adam karısından boşanırsa, işakku beş şekel, veziri bir
şekel alıyordu. Eger bir kokucu bir yag karışımı üretirse, işakku beş şekel,
vezir bir şekel, saray kahyası da bir şekel alıyordu. "Tanrıların öküzleri
işakku'nun soğan tarlalarını sürüyordu; işakku'nun soğan ve salatalık tarlaları
tanrıların en iyi tarlalarında yer alıyordu." Üstelik, en önemli tapınak
görevlilerinin, özellikle sanga'ların, eşeklerine, öküzlerine ve tahıllarının
büyük bölümüne el konmuştu. Ölüm bile vergi ve yükümlülüklerden kurtuluş
sağlamıyordu. Gömmek için mezarlığa bir ölü götürüldüğü zaman, bir grup memur
ve asalak ailenin geri kalanından fazla miktarda arpa, ekmek, bira ve çeşitli
eşyalar sızdırmayı kendilerine iş edinmişlerdi. Devletin bir ucundan diğerine
"vergi tahsildarları olduğunu" acıyla belirtir tarihçimiz. Sarayın
bolluk ve erinç içinde yaşaması şaşırtıcı değildi. Toprakları ve mal varlığı
alabildiğine genişliyordu. Sümerli tarihçinin sözleriyle, "lşakku'nun
evleri ve işakku'nun tarlaları, saray hareminin evleri ve saray hareminin
tarlaları, saray hizmetlilerinin evleri ve saray hizmetlilerinin tarlaları yan
yana doluştu." Lagaş'ın politik ve toplumsal durumu böyle geri bir
düzeydeyken, der Sümerlı tarihçimiz, adalet ve özgürlüğü eziyet çeken
yurttaşlara geri veren, Urukagina adlı yeni, tanrı korkusu olan bir hükümdar
ortaya çıktı. Urukagina kayıkçıların denetçisini görevden aldı. Büyükbaş ve
küçükbaş hayvanların denetçisini görevden aldı. Balıkçıların denetçisini
görevden aldı. Beyaz koyunları kırktırmak için ödeme yapılan gümüş tahsildarını
görevden aldı. Bir adam karısından boşandığında, ne işakku ne de veziri hiçbir
şey almayacaktır. Bir kokucu bir yağ karışımı ürettiği zaman ne işakku, ne vezir
ne de saray kahyası bir şey almayacaktır. Gömmek için mezarlığa bir ölü
götürüldüğü zaman, memurlar ölünün mallarından öncekine göre daha azını, bazı
durumlarda yarısından da azını alacaklardır. Şimdi tapınak mülkiyetine saygı
gösterilmektedir.[1]
Kaynaklar : [1]Tarih Sümer'de başlar - Samuel Koah ( Bölüm : İlk Vergi indirimi , sayfa 73-75 )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder