4 Ağustos 2016 Perşembe

Sümer Mitolojisinin Etkileri

SÜMER MİTOLOJİSİNİN ETKİLERİ

Sümerler hakkında en çok merak edilen konulardan birisi de Sümer Mitolojisinin kendisinden sonraki dinleri nasıl etkilediğidir . Sümer mitolojisi , İbrani dinlerin kaynağını oluşturmuştur . Tevrat , İncil ve Kur'an-ı Kerim 'de geçen pek çok olayın aslında Sümer mitlerinin bir kopyası olduğunu yaklaşık 150 yıl önce öğrendik . Bu makalemde '' Tarih Sümer'de başlar '' ve '' Kur'an , İncil ve Tevrat'ın Sümer'deki kökeni '' kitaplarından yararlandım . Bu kitapları aşağıda vermiş olduğum linklerden edinip daha fazla bilgi sahibi olabilirsiniz 




20 Temmuz 2016 Çarşamba

Sümer'de Tarihçilik

SÜMER'DE TARİHÇİLİK

Sümer devletinde tapınak ve saray arşivcileri çeşitli konularda arşivleme yapmışlardır . Tapınak arşivcileri din ile ilgili kayıtları tutmuş , Saray arşivcileri ise genellikle politik , askeri kayırları tutmuştur . Sümerlerde tarih yazımı elbette bilimsel bir gelişmişlik göstermemiştir . Sümerler kendi tarihlerini yazmaktan ziyade genellikle sade kayıtlar tutmuşlardır . Herhangi bir anlatım olmadan sadece kayıtlarla Sümer tarihini öğrenmek zordur . Sümerli yazarların bazıları edebi eserlerde tarihten bölümler koymuşlardır , bunun en güzel örneği Gılgamış destanı'dır 

Sümerlerde ilk tarihçiler Milattan Önce 2500 yıllarında Lagaş kentinde yaşamışlardı . Lagaş kenti o zaman Sümer'in en güçlü kentiydi . Lagaş , Ur-Nanşe hanedanlığı tarafından yönetilmekteydi . Urukagina zamanına kadar kayıtlar tutan ilk tarihçiler , Lagaş'ın Sargon tarafından işgal edilmesiyle kayıt tutmayı bırakmışlardır . 

Lagaş kayıtlarında sadece bir belge ayrıntılarla yazılmıştır . Beşinci Lagaş hükümdarı Entemena'nın 
bir arşivcisi tarafından yazılmıştır . Yazının içeri Lagaş ve Umma savaşı sırasında yıkılan hendeğin onarımıdır . Tarihçi o dönem yaşanan politik olayları da ekleyerek bazı tarihsel verileri ilk defa yazmıştır . Sümer ve Akadların süregelen mücadelelerini yazan tarihçimiz anlatımında belgelerden çok teokratik bir üslup kullanmıştır .

Tarihçimizin yazdıklarını özet olarak aktarıyorum : 

Kiş kralı Mesilim'in hüküm sürdüğü yıllarda Sümer'in iki şehri Lagaş ve Umma arasında sınır sorunları başlamıştı . Mesilim bu kavgayı daha fazla uzatmamak için iki kent arasını ölçme konusunda hakemlik etti ve bu sınırı belirleyip bu sınırın olduğu yere bir taş dikti .

Kararı her iki kent'de kabul etti . Ancak Umma işakku'su Uş, antlaşmayı bozdu .Uş , onun koşullarına bağlı olmadığını göstermek için Mesilim'in diktiği taşı yıktı , sonra da Lagaş sınırlarına girerek , Kuzey'deki Guedinna adlı bölgeyi istila etti !

Bu bölge Eannatum'un zamanına kadar Umma'da kaldı . Askeri bir lider olan Lagaş kralı Eannatum , fetihleriyle öyle bir noktaya erişti ki '' Kiş kralı '' ünvanını almış , kendini Sümer'in hakimi ilan etmişti .Eannatum , Ummalılara saldırdı ve zafer kazandı . Umma işakku'su olan Enakalli ile yeni bir sınır antlaşması yaptı .Guedinna'nın verimliliğini artırmak için çevresine hendek kazdırdı , Mesilim taşını tekrar dikti . Sümer tanrıları için tapınaklar yaptırdı , Umma ile ileride oluşabilecek sınır kavgalarını önlemek için Umma tarafında kalan belli bir bölgeyi '' tarafsız alan '' haline getirdi . Eannatum , Ummalıların duygularını yatıştırmak için Guedinna ve Güney'deki tarlaları Umma'ya işletmesi verdi , ancak ürünün bir kısmını Eannatum'a vermek şartıyla . 

Bir nesil sonra Ummalıların kralı Ur-Lumma antlaşmayı bozdu ! . Ur-Lumma hendeği geçerek Guedinna bölgesine hakim oldu ve Eannatum'un yaptırdığı Tapınakları ve yapıları yıktı . Zaferini sağlama almak için , kuzey'deki Sümer krallarından yardım istedi .

Lagaş ordusu ve Umma ve Müttefikleri , Gana-ugigga bölgesinde karşı karşıya geldi . Lagaşlılar savaşı kazandı , Entemena , Ur-Lumma'nın ordusunu yok etti ve Ur-Lumma'nın peşine düştü 

Ancak zaferi geçiciydi , Umma'nın kuzeyinde Zabalam adlı kentin başı olan İl , Lagaş'a savaş ilan etti . O çok akıllıydı , Entemena yenildi ve İl , Lagaş topraklarına kadar sızdı ve kendisini Umma'nın işakku'su ilan etti . İl , hendeklerdeki suyu boşalttırdı ve Guedinna bölgesinden Lagaş'a giden haracın bir kısmını ödememeye başladı . Entemana , elçiler gönderip durumu sorduğunda ise İl küçümsemeyle , bütün Guedinna'nın kendi toprağı olduğunu söyledi 

İl ile Lagaş arasında savaşla bir çözüm olmadı , onun yerine başka bir hükümdar ikisi arasında arabuluculuk yaparak iki lideri sakinleştirdi ve bir antlaşma yaptırdı .Umma ve Lagaş arasındaki sınır Mesilim-Eannatum olmuştu . 

Kil tabletlerde çıkan birebir çevirme ise şöyledir 

Bütün ülkelerin kralı, bütün tanrıların babası (Sümer panteonunun baştanrısı) Enli!, (Lagaş'ın baştanrısı) Ningirsu ve (Umma'nın baştanrısı) Şara arasındaki sınırı değişmez sözüyle çizdi (ve) Kiş kralı Mesilim, Sataran'ın sözüne uygun olarak sınırı ölçtü (ve) oraya bir kabartma dikti. (Ama) Umma işakku'su Uş, (tanrıların) kararına ve (karşılıklı verilen) söze karşı çıkıp, (sınırın) kabartmasını çıkarıp attı ve Lagaş ovasına girdi. 

(O zaman) Enlil'in başsavaşçısı Ningirsu, (Enlil'in) doğru sözüne uyarak Umma (adamları) ile savaştı; Enlil'in emriyle onların üzerine büyük bir ağ attı ve ovanın dört bir yanına iskeletlerini (?) yığdı. (Sonuç olarak) Lagaş işakku'su, Entemena'nın amcası, Lagaş işalıku'su Eannatum, Umma işakku'su Enakalli ile sının çizdi; (sınınn) hendeğini ldnun'dan (kanal) Guedinna'ya götürdü; hendek boyunca (çeşitli) yazılı kabartmalar dikti; onarılan Mesilim kabartmasını (eski) yerine dikti; (ama) Umma ovasına girmedi. (Sonra) oraya Enlil'in tapınağını, (Sümerin "ana" tanrıçası) Ninhursag'ın tapınağını, Ningirsu'nun tapınağını (güneş-tanrısı) (ve) Utu'nun tapınağını, (bunların yanı sıra) Ningirsu'nun lmdubba'sı, Namnunda-kigarra'yı inşa ettirdi. (Dahası, sınır boyunda yerleşik) Ummalılar, (tanrıça) Nanşe'nin arpasını (Lagaş'ın bir diğer baştannsı) (ve) Ningirsu'nun arpasını kazanç payı olarak (her Ummalı için) bir kanı yiyebileceklerdi; (ayrıca) (Eannatum) onları bir vergiye bağladı (böylece) kendisine (gelir olarak) 144.000 "büyük" karu sağladı. 

Bu arpa ödenmediği gibi - Umma işakku'su Ur-Lumma, Ningirsu hendeğinin ve Nanşe sınır hendeğinin suyunu kesti; (sınır hendeğinin) kabartmalarını söküp çıkardı (ve) yaktı; Namnunda-kigarra'da kurulmuş olan tanrılara adanmış (?) kutsal tapınakları yerle bir etti; yabancı ülkelerden (yardım) sağladı; ve (son olarak) Ningirsu'nun, Enannatum'un, Ningirsu'nun tarlaları ve çiftliklerinin (bulunduğu) Gana-ugig ga'da onunla çarpıştığı sınır hendeğini aştı (ve) savaşı Enannatum'un sevgili oğlu Entemena kazandı. (Entemena Umma kuvvetlerini) Umma'ya kadar sürerken (o zaman) Ur-Lumma kaçtı; (üstelik) (Ur-Lumma'nın) 60 kişiden oluşan seçkin askerlerini Lumma-girnunta kanalı kıyısında ortadan kaldırdı (?). (Uınma'nın savaşçı) adamlarına gelince, (Entemena) onların gövdelerini ovada bıraktı (kuşlar ve vahşi hayvanlar parçalayıp yesin diye) ve (sonra) iskeletlerini (?) beş (ayn) yere tepeleme yığdı. 

O sırada, Zabalam'ın tapınakbaşı 11, Girsu'dan Umma'ya (ülkeyi) yakıp yıktı. ll, Umma'nın işakkuluk'unu kendine mal etti; Ningirsu sınır hendeğini, Nanşe sınır hendeğini, Ningirsu'nun lmdubba'sını, Girsu'nun Dicle'ye doğru uzanan (ekilebilir) bölümünü (ve) Ninhursag'ın Namnunda-kigarra'sını susuz bıraktı (ve) Lagaş'a (ödenmesi gereken) arpadan 3600 karu (daha fazla değil) ödedi. (Ye) Lagaş işakku'su Entemena bu (sınır) hendeği için ll'e tekrar tekrar adamlar gönderdiği zaman, tarlaların ve çiftliklerin yağmacısı, şeytanın sözcüsü Umma işakku'su ll şöyle dedi: "Ningirsu sınır hendeği (ve) Nanşe sınır hendeği benimdir"; (gerçekten de) şunu (bile) söyledi: "Antasurra'dan Dimgal-abzu tapınağına kadar ben idare edeceğim." (Bununla birlikte) Enlil ve Ninhursag bunu ona bağışlamadılar. Adını Ningirsu'nun bildirmiş olduğu Lagaş işakku'su Entemena, bu (sınır) hendeğini Enlil'in doğru sözünü dinleyerek, Ningirsu'nun doğru sözünü dinleyerek (ve) Nanşe'nin doğru sözünü dinleyerek, Dicle'den ldnun'a kadar kazdı (ve) Namnunda-kigarra'nın temellerini tuğlayla ördükten (sonra), onu sevgili kralı Ningirsu ile sevgili kraliçesi Nanşe için onardı. Enlil'in krallık asası verdiği, (Sümer bilgelik tanrısı) Enki'nin bilgelik verdiği, Nanşe'nin yürekten bağlandığı, Ningirsu'nun yüce işakku'su, tanrıların sözünü tutan adam, Entemena'nın (kişisel) tanrısı May Şulutula, Ningirsu ve Nanşe'nin huzurunda Entemena'nın hayatı için (dua ederek) uzak günlere değin ilerlesin. Ningirsu sınır hendeğini (ve) Nanşe sınır hendeğini zorla kendisine tarlalar ve çiftlikler almak için (gelecekte) geçecek Ummalıları, (gerçek) Ummalı ya da yabancı olsun - Enlil yok etsin; Ningirsu ağını ona fırlattıktan sonra, güçlü elini (ve) güçlü ayağını onun üstüne koysun; başkaldıran kentinin insanlarını, kentin ortasında yere çalsın. 



Yine bir tarihçi o zaman Lagaş'da bulunan yolsuzluğu şöyle anlatacaktı :

Kayıkların denetçisi kayıkları gasp ediyordu. Hayvanların denetçisi büyükbaş hayvanları gasp ediyordu, küçükbaş hayvanları gasp ediyordu. Balıkçıların denetçisi balıkları gasp ediyordu. Lagaşlı bir yurttaş yünlü bir koyunu kırktırmak için saraya götürdügü zaman eger yün beyazsa beş şekel ödemek zorundaydı. Eger bir adam karısından boşanırsa, işakku beş şekel, veziri bir şekel alıyordu. Eger bir kokucu bir yag karışımı üretirse, işakku beş şekel, vezir bir şekel, saray kahyası da bir şekel alıyordu. "Tanrıların öküzleri işakku'nun soğan tarlalarını sürüyordu; işakku'nun soğan ve salatalık tarlaları tanrıların en iyi tarlalarında yer alıyordu." Üstelik, en önemli tapınak görevlilerinin, özellikle sanga'ların, eşeklerine, öküzlerine ve tahıllarının büyük bölümüne el konmuştu. Ölüm bile vergi ve yükümlülüklerden kurtuluş sağlamıyordu. Gömmek için mezarlığa bir ölü götürüldüğü zaman, bir grup memur ve asalak ailenin geri kalanından fazla miktarda arpa, ekmek, bira ve çeşitli eşyalar sızdırmayı kendilerine iş edinmişlerdi. Devletin bir ucundan diğerine "vergi tahsildarları olduğunu" acıyla belirtir tarihçimiz. Sarayın bolluk ve erinç içinde yaşaması şaşırtıcı değildi. Toprakları ve mal varlığı alabildiğine genişliyordu. Sümerli tarihçinin sözleriyle, "lşakku'nun evleri ve işakku'nun tarlaları, saray hareminin evleri ve saray hareminin tarlaları, saray hizmetlilerinin evleri ve saray hizmetlilerinin tarlaları yan yana doluştu." Lagaş'ın politik ve toplumsal durumu böyle geri bir düzeydeyken, der Sümerlı tarihçimiz, adalet ve özgürlüğü eziyet çeken yurttaşlara geri veren, Urukagina adlı yeni, tanrı korkusu olan bir hükümdar ortaya çıktı. Urukagina kayıkçıların denetçisini görevden aldı. Büyükbaş ve küçükbaş hayvanların denetçisini görevden aldı. Balıkçıların denetçisini görevden aldı. Beyaz koyunları kırktırmak için ödeme yapılan gümüş tahsildarını görevden aldı. Bir adam karısından boşandığında, ne işakku ne de veziri hiçbir şey almayacaktır. Bir kokucu bir yağ karışımı ürettiği zaman ne işakku, ne vezir ne de saray kahyası bir şey almayacaktır. Gömmek için mezarlığa bir ölü götürüldüğü zaman, memurlar ölünün mallarından öncekine göre daha azını, bazı durumlarda yarısından da azını alacaklardır. Şimdi tapınak mülkiyetine saygı gösterilmektedir.[1]

Kaynaklar : [1]Tarih Sümer'de başlar - Samuel Koah ( Bölüm : İlk Vergi indirimi , sayfa 73-75 )





Sümer'de ilk meclis örneği

SÜMER'DE İLK MECLİS ÖRNEĞİ

Liselerimizde felsefe okuyan pek çok arkadaşımız '' Demokrasi '' kavramının Yunan Medeniyetinde gelişip , yerleştiğini öğrenmiştir . Yunan Medeniyeti '' Felsefe '' konusunda kendini geliştirmiş medeniyetlerin başında gelir ancak Sümerler , Yunan medeniyetinden yaklaşık 2000 yıl önce '' Demokrasi '' kavramını başlatmıştır . Sümerler kendi içlerinde danışma meclisleri kurmuşlar ve bazı önemli kararları burada tartışarak belirlemişlerdir . Bu sistem Türklerin '' Kurultay '' sistemine çok benzemektedir . Eski Türklerde de demokrasi kavramı gelişmiş ancak yazıya dökülüp yayılma imkanına erişememiştir 

Milattan önce 3000 yıllarında Kiş şehir devleti ve Uruk şehir devleti savaşın eşiğine gelmişlerdi . Kiş kralı , Uruk kralına bir elçi göndermiş ve kendilerine teslim olmalarını istemişti . Uruk kentinin kralı Gılgamış bu konuyu görüşmek için '' İhtiyar Meclisi '' ve '' Savaş Meclisi'' ni toplamış , toplanan üyelere konuşma yaparak '' Savaşalım , Kiş'e bağımlı olmayalım '' demiştir . 

İhtiyar Meclisi genellikle yaşlılardan oluşurken , Savaş Meclisini savaşçı erkekler oluşturmuştur . İhtiyar meclisi genellikle barışçı iken , Savaş meclisi her zaman bağımsızlıkçı ve savaş severdir 

Kiş kralı Agga Uruk'u kuşatır ve Uruklulara teslim olmasını emreder . Gılgamış ise Agga ile bir şekilde anlaşır ve kuşatmayı kaldırmayı başarır .

Bu konuyla ilgili muhtemelen sonradan yazılmış bir tablet bulunmuştur . Bu tablette yazanlar aşağıdadır 


Enmebaraggesi oğlu Agga'nın elçileri, Kiş'ten Uruk'taki Gılgamış'a doğru yola çıktılar. Efendi Gılgamış kentinin ihtiyarlan önüne Sorunu getirdi, öneri istedi: "Kiş yurduna boyun eğmeyelim, ona silahlarla karşılık verelim." 
Kentinin ihtiyarlannın toplandığı meclis Gılgamış'a şöyle dedi: "Kiş yurduna boyun eğelim, ona silahlarla karşılık vermeyelim." 
Kullab'ın efendisi Gılgamış, Tanrıça lnanna için kahramanca işler gerçekleştiren, Kentinin ihtiyarlannın sözlerini yürekten kabul etmedi. 
Kullab'ın efendisi Gılgamış bu kez, Kentinin savaşçılan önüne sınnı getirdi, öneri istedi: 
"Kiş yurduna boyun eğmeyin, ona silahlarla karşılık verelim." 
Kentinin savaşçılannın toplandığı meclis Gılgamış'a şöyle dedi: "Kiş yurduna boyun eğmeyiz, ona silahlarla karşılık verelim." 
O zaman Kullab'ın efendisi Gılgamış'ın yüreği, Kentinin savaşçılannın bu sözleriyle sevinçle doldu, ruhu aydınlandı. 

Maalesef elimizdeki bilgiler bunlarla sınırlıdır . Sümerlerin ne kadar büyük bir uygarlık kurduklarını bugün daha iyi anlamamız gerekir . Bugün diktatörler ile yönetilen , kan eksik olmayan Orta Doğu topraklarının aslında ne kadar büyük bir uygarlık mirası üstünde yaşadıklarını bilmeleri gerek .




19 Temmuz 2016 Salı

Sümer'de Okul Sistemi

SÜMER'DE OKUL SİSTEMİ

Sümer okullarında eğitim ve öğretim zorunlu değildi ve Sümer okullarında yarı laik bir eğitim veriliyordu. Sümerlerin çoğunun bu okullarda eğitim aldığına dair elimizde bir kaynak yoktur , Sümer vatandaşlarından zengin olanlar ( kralın varisi , elçi çocukları vb ) sadece bu okullara girmişlerdir . Okulların çoğu kendi ekonomik durumunu kendilerini sağlıyordu , yani bu okullara devlet yardımından ziyade okuyan öğrenciler ekonomik olarak yardım ediyorlardı . Sümer okullarında öğrenciler çeşitli bilimsel konuları da öğrenirken aynı zamanda edebi olarak da kendilerini geliştirme imkanlarına sahiptiler . Öğrenciler gündönümde okula gelip günbatımına doğru çıkıyorlardı . Sümer okulundaki en yüksek makam '' Okulun Babası '' olarak sınıflandırılmıştır ardından '' Ummia '' ve '' Öğretmenler '' gelmektedir . Okulun Babası , okulun kazandığı paranın belli kısmını okul çalışanlarına maaş olarak veriyordu , geri kalan kısmıyla okulun araç gereçlerini alıyordu . 

Sümerli bilginler öğrenciler için çeşitli tablolar hazırlamışlar ve öğrencilerin bu tabloları ezberlemesi zorunlu tutulmuştur . Öğrenciler okula geldiklerinde kil tabletler üstünde alıştırmalar yapıyorlardı 

Öğrenciler yazı defterleri kullanarak belli kalıpları ezberlemişlerdir . Ezberledikleri bu kalıpları öğretmenleri ve Okulun babası kontrol ediyordu . Disiplin için çeşitli '' Kırbaç '' cezaları vardı . Okul öğrencisini tebrik ettiği kadar yaramazlık yapınca da çeşitli cezalar veriyordu . Sümer okullarında okuyanlara '' Okulun Oğulları ''* denilmekteydi

Sümer okullarının neye benzediğine ait elimizde herhangi bir bilgi maalesef yoktur . Bazı uzmanlar Sümer okullarının normal evlerden bir farkı olmadığını söylemişlerdir . Sümer okullarına ait olduğu iddia edilen mekanlarda çok sayıda kil tablet çıkartılmıştır 

Akadların Sümerleri istila etmesi ile birlikte Sümerli uzmanlar tarihin ilk sözlüklerini yapmışlardır . Akadlar Sümerlerin efsaneleri Akatça'ya çevirerek bunlarda çeşitli değişiklikler yapmışlardır 

Sümer okullarında ilerlemeci eğitimin olmadığını görmekteyiz . Bilimsel açıdan bir şey kazandırmaktan ziyade mevcut olan bilimsel verileri yeni kuşağa aktarmaktan başka pek bir yararları olmamıştır . Sadece bilimsel konulara meraklı olanlar bazı bilimsel geliştirmeler sağlayabilmiştir . 

Bir babanın oğlu için duası 

"Seninle kavga edenden, tanrın Nanna seni korusun, Sana saldırandan, tanrın Nanna seni korusun, Tanrının gözüne giresin, insanlığın seni yüceltsin, boynunu, gönlünü, Kentindeki bilgelerin başı olasın, Kentin adını en gözde yerlerde ansın, Tanrın sana seçkin bir adla seslensin, Tanrın Nanna'nın gözüne giresin, Tanrıça Ningal'in kayrası yanında olsun." [1]

*Sümer okullarında sadece erkekler okuyabilirdi  

[1]Tarih Sümer'de başlar kitabının 36.sayfası 



Sümer Öğrencileri



17 Temmuz 2016 Pazar

Sümerler

SÜMER DEVLETİ VE TARİHİ 


Tarih Sümer'de başlar - Samuel Noah Kramer

Sümerler , Milattan önce 4000-2000 yılları arasında yaşamış , Sami olmayan izole bir topluluktur . Sümerler merkezi otorite ile yönetilmemiş , şehir devletleri tarzında devlet sistemlerini kurmuşlardır . Medeniyetin beşiği olan Mezopotamya topraklarının güneyine yerleşmiş ( Bugün Güney Irak ) ve burada tarım ve hayvancılığı başlatmışlardır . Gılgamış destanı Sümerlere ait olmakla birlikte , pek çok dini metinleri kaleme almışlar , tapındıkları tanrılar ( İnanna , enki vb ) diğer toplumları etkilemiştir . Günümüzde Sümer gelenekleri halen devam etmekte ve bu konuda çeşitli üniversitelerde tezler yazılmaktadır 

Ziggurat ve Sümerler

Sümerler hangi ırktandır ? 

Sümerler hakkında en çok tartışılan mesele , Sümerlerin hangi ırka mensup olduklarıdır . Bazı Teorisyenleri Sümerleri '' Uzaylı ırkı '' derken , bazı tarihçiler Sümerler için Orta Asya kökenli demektedir . Ülkemizin pek değerli Sümeroloğu olan Muazzez İlmiye Çığ hocamız Sümerler ile ilgili olarak '' Sümerler Türk'tür , Dünyanın saygın tarihçilerinin hepsi bu konuda hem fikir , Sümer dili Türkçe dili ile benzerlikler taşımaktadır '' demiştir . Avrupa Tarihçileri ise bu görüşü benimsememişler '' Sümerlerin ırkı yoktur '' diyerek ayrı bir tartışma başlatmışlardır . Ülkemizde Ord.Prof.Dr Reha Oğuz Türkkan ise çarpıcı belgelerle Sümer-Türk ilişkisini bambaşka bir boyuta taşımıştır . Antropoloji çalışmaları ve Gen araştırmaları ise devam etmektedir 

Samuel Noah Kramer ise Sümerleri , İran ve Sami karışımı olarak yorumlamıştır

Sümer dili ve Edebiyatı 

Sümer dili M.Ö 4000-2000 yılları arasında konuşma ve yazı dili olarak Sümerler tarafından kullanılmıştır . M.Ö 2000 sonrasında güçlenen AKADLAR'ın da etkisiyle , konuşma dili olarak terk edilmiş ve yerine AKADÇA geçmiştir . Sümerce izole özelliğini koruduğu için yöresindeki dillerden çok az etkilenmiş özgün bir dildi . 

Sümerce tabletler ilk yazı tabletleri olduğu gibi , ilk edebi eserlerde Sümerce kaleme alınmıştır . Konuşma dili olarak yok olmasından sonra bir süre daha edebi bir dil olarak kullanılmış ve çok sayıda eser bırakılmıştır . 

Sümerce ile Türkçe arasında inanılmaz derecede benzerlikler vardır . Bu benzerlikleri Muazzez İlmiye Çığ , Reha Oğuz Türkkan gibi saygın bilim insanlarımız çeşitli mecralarda savunmuşlardır . Pek çok dilbilimci ise bu benzerliği yorumlayarak , Sümerceyi Ural-Altay dil kategorisine sokmuşlardır 



Sümer Şehir Devletleri 

Şehir devletleri



Sümer şehir devletlerinde her şehrin bir kralı vardı , bu kral şehrin hem yöneticisi hemde dini işlerin sorumlusuydu . Sümer şehri ( Sonradan Babil ) M.Ö 4500 civarlarında kurulduğu tahmin edilmektedir . Buraya yerleşen proto-fıratlılar bataklıkları kurutarak tarıma başlamış , çömlekçilikte ve ziraat konusunda kendilerini geliştirmişlerdir 

Şehir devletlerinin hemen hemen hepsinde pişmiş topraktan yapılmış surlar vardı . Her şehrin kendine özel bir tanrısı , ve o Tanrıya özel birde tapınağı vardı . Sümerlerin en önemli yapıtları arasında kuşkusuz piramit biçimli Zigguratlar vardır . Zigguratlar dinen önemli olmasının yanında aynı zamanda sosyal bir alandı , toplanan sebze ve meyveler Ziggurat depolarında muhafaza edilirdi
Sümer çevresinde Taş kaynakları olmadığı için bu eserler pişmiş topraktan yapılmış ve ne yazık ki günümüze ulaşamamışlardır  . 
Bir Sümer şehri ve Ziggurat

Enlil'in baş tanrı olmasının ardından Nippur dini merkez haline gelmiştir .

Sümerler sosyal hayatlarında Anaerkil bir yapıya sahiptiler fakat sonradan bu durum değişmiştir . Sümer şehir devletlerinde hiyerarşik bir işbölümü uygulanıyordu 

1.Sınıf Rahipler ve Askerler 
2.Sınıf Genelde çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan yerli halk 
3.Sınıf Savaş ganimeti olarak ağır işlerde çalıştırılan Köleler 

Daha önce belirttiğimiz gibi şehir devletlerinin rahipleri aynı zamanda o şehrin kralıydı . 

Edebiyat alanında kendilerini geliştiren Sümerler Gılgamış destanı , Yaradılış destanı , Tufan gibi eserleri kaleme almışlardı . Tanrılara yazdıkları şiirler ise kendisinden sonra gelecek dinleri bile etkilemiştir 

Sümer Mitolojisi 

Sümerler doğada gördükleri her şeye bir anlam yüklemişlerdi , yağmurun yağması , güneşin doğması gibi olayların bir enerji ile çalıştığını düşünerek bunları yapanların kendileri gibi , ama kendisinden çok üstün olarak hayal etmiştir . Düşündüğü tanrıları ve tanrıçaları insan formunda hayal etmişlerdir . Bu tanrılarda tıpkı kendileri gibi yer içer ve sinirlendiğinde ortalığı yıkarlardı . Sümerler Tanrılarının kızmaması için onlara çeşitli adaklar sunarlar ve onlar adına şiirler okuyarak tanrılarını mutlu etmeye çalışırlardı . Dinin merkezi konumunda bulunan Ziggurat'larda çeşitli dinsel törenler yaparak tanrıları memnun ederler ve kendi ahiretleri için af dilerlerdi 


Tanrıça İnanna (İştar)


SÜMER TANRILARI 

1-Anu veya An : Gök tanrısıydı . Tanrıların en yetkilisiydi , yerine Enlil geçmiştir 
2-Enlil : Tanrıların babası ve Hava tanrısı 
3-Enki : Bilgelik tanrısı
4-İnanna : Aşk ve Bereket tanrıçası
5-Nimmah : Ana Tanrıça
6-Nanna : Ay tanrısı
7-Ecem : Soyluların tanrıçası
8-Utu : Güneş Tanrısı , Ay tanrısının oğlu


Tanrıların Temsili Resimleri


Sümerlerin Yaradılış Miti'de şöyledir : 

Başlangıçta her şey sonsuz denizdi . Birden denizden Dağlar meydana geldi . Anu ve Ki birleşti onların birleşmesinden Enlil doğdu . Hava tanrısı Enlil yerden göğü ayırdı ve babası Anu göğü ele geçirdi . Enlil Annesi Ki ile yeri ele geçirdi ve birleştiler bu birleşme sonucu Nimmah doğdu , daha sonra İnsanın yaratılışı ve uygarlığın kuruluşu başladı 

Gılgamış , Enkidu ve Ölüler Diyarı adlı şiirinde geçen bölüm


k yerden uzaklaştıktan sonra,
Yer gökten ayrıldıktan sonra,
İnsanın adı konduktan sonra,
Anu göğü ele geçirdikten sonra,
Enlil yeri ele geçirdikten sonra,
Ereşkigal Kur'un ödülü olarak ele geçirilip götürüldükten sonra,
O denize açıldıktan sonra,
Baba Kur'a doğru denize açıldıktan sonra,
Enki Kur'a doğru denize açıldıktan sonra;
(Kur) krala ufak taşlar fırlattı,
Enki'ye koca taşlar fırlattı;
Onun küçük taşları, el kadar taşlar,
Onun koca taşları,... kamışların taşları,
Enki'nin gemisinin omurgası,
Saldıran kasırgaya benzeyen savaşta yenildi;
Krala karşı, geminin serenindeki sular,
Kurt gibi yutuyordu,
Enki'ye karşı, geminin ardındaki sular,
Aslan gibi vuruyordu

İNSAN NASIL YARATILDI ? 

Sümer Tanrıları İnsanları kendilerine hizmet etmeleri için yaratmışlardır . Hava Tanrısı Enlil babasının da onayıyla kendilerine hizmet etmeleri için Aşnan ile Lahar'ı yaratmıştır . Ancak Aşnan ile Lahar kavgaya tutuşmuşlar ve işleri yapmaz olmuşlar , bunun üzerine tanrılar bilgelik tanrısı Enki'ye giderek yardım istemişler . Enki , Nammu ve Nimmah'a İnsanın yaratılış emrini vermiştir . Bu iki tanrı derin suların üzerindeki balçıktan kendilerine benzeyen ama kendileri gibi güçleri olmayan insanlara şekil vererek yaratmışlardır . Bu olay üzerine çok sevinen tanrılar ziyafet vermişler ve hepsi sarhoş olmuşlardır .Sarhoşluğu yüzünden Ninmah'ın yarattığı altı insanın hepsi kusurlu olmuştur . Enki'nin yarattığı insanda akli ve fiziksel olarak kusurlu olmuştur . 

Daha sonra ilk insan olarak Adapa yaratılmıştır . Adapa bir çok özelliğiyle tek tanrı inancındaki '' Adem '' karakterini etkilemiştir 

Sümerler


Bilimin Öncüsü Sümerler


Sümerler tarlalarından en iyi sonucu almak için sulama sistemleri inşa etmişlerdir . Barajlar kurarak muhtemel sel felaketlerinin önüne geçmeye çalışmışlardır . Tekerleği icat etmişler ve bu tekerliği öküzlerin tarlayı sürmesinde kullanmışlardır .

60 Rakamına dayanan sayı sistemini kullanmışlar , Ayı 30 , yılı 360 gün olarak hesaplamışlardır . Gece ve gündüzü 12 saate bölmüşler , bir yıla 12 ay demişlerdir . Aritmetik ve Geometri bilimlerinin temellerini atmışlardır . Çarpma ve bölme cetvellerini bulmuşlardır . Astronomik ölçümler yaparak burçları keşfetmişlerdir 

Dünyada ilk ay yılı takvimini Sümerler kullanmıştır 

Burçlar


Sümerlerin Yıkılışı 

Sümerlerin yıkılışı ile ilgili çeşitli rivayetler olmasına karşın Tarihçiler , Sümerlerin kıtlık ve doğal afetler yüzünden zayıflamış olabilecekleri konusunda hemfikirlerdir . Sümerler aynı zamanda Merkezi Otoriteye sahip olmadıkları kendi aralarında yaşanan kanlı mücadeleler birliklerini zayıflatmış ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı Sümerleri savunmasız bırakmıştır .Elamlar ve Akadlar tarafından yıkılan Sümer şehir devletleri , Sargon döneminde birleştirilerek merkezi otoriteye bağlı kılınmıştır 

Yıkılışlarından sonra bir daha toparlanamayan Sümerler yavaş yavaş istilacı güçlerin elinde yok olup asimile edildiler . Sümer kültürü ise yaşamaya devam etmiş ve kendisinden sonra gelecek uygarlıkları bütünüyle etkilemiştir

Not : Sümerler hakkında yazacağımız makalelerde kaynak kitap olarak kullanacağımız kitaplar şunlardır 

1-Tarih Sümer'de başlar - Samuel Koah
2- Sümer serisi - Muazzez İlmiye Çığ
3- Sümer hakkında yazılmış çeşitli makaleler 

Okuyucularımız isterlerse bu kaynak kitapları edinip , Sümerler hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilirler







Merhaba

Merhaba 

Bloğumuza hoşgeldin ! 

Bu sitede tarih konusunda çeşitli bilgiler edinebilir , kendi fikrini özgürce yorum olarak yazabilirsin ! Tarihçiler ile sohbet edebilir , çeşitli konularda fikir tartışması yapabilirsin ! 

Sitemizin yayın yapacağı tarih alanları : 

1- TARİH ÖNCESİ ÇAĞLAR 
2-İLKÇAĞ VE ORTAÇAĞ TARİHİ
3-OSMANLI DEVLETİ TARİHİ
4-ROMA İMPARATORLUĞU TARİHİ
5-DİNLER TARİHİ
6-MİTOLOJİ 
7-BÜYÜK TÜRK TARİHİ 
8-CUMHURİYET TARİHİ
9-YAKIN TARİH
10-AVRUPA TARİHİ 
11-ASYA TARİHİ 
12-MEZOPOTAMYA TARİHİ
13-ESKİ MISIR TARİHİ 
14-SÖMÜRGECİLİK TARİHİ
15-İDEOLOJİLER TARİHİ 

Sitemizde tüm bu konularla ilgili detaylı , belgelere dayanan , objektif yazıları bulabilir , kaynak göstererek her ortamda paylaşabilirsiniz ! 

Sitemizde asla hakaret içeren yorumlara müsamaha gösterilmeyecek gereken ne ise yapılacaktır !

Tarihcininkalemi sitesi yazarlarının hiç bir parti ve görüşün etkisi altında kalmadan yazacağı yazıları sabırla bekleyin :)